TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

Bu dönem edebiyatı;dil,anlatım,duyuş ve zevk bakımından yabancı etkilerden uzak ve milli bir edebiyat niteliğindedir. Sözlü ve yazılı edebiyat olmak üzere iki kolda ilerlemiştir.

a ) Sözlü Dönem

Türklerin yazıyı kullanmasından önceki dönemleri kapsar. Kuşaktan kuşağa, kulaktan kulağa geçerek günümüze kadar gelmiştir.

1. Sözlü edebiyat ürünleri arasında destanlar, savlar, sagular, koşuklar yer alır.
2. Ozanlara “şaman, baksı, kam, ozan, oyun” gibi adlar verilirdi.
3.Eserler, ulusal ölçümüz olan hece ölçüsüyle ve arı Türkçeyle söylenmiştir.
4. Nazım birimi dörtlük olarak kullanılmıştır.
5. Yarım uyak temel tutulmuştur.
6. Anonim olup nazım ile nesir iç içedir.(Nazım-Nesir karışıktır)
7. Şiirler, "Kopuz" adı verilen sazla dile getirilmiştir.
8. Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir.
9. Bu döneme ait elimizdeki en eski kaynak Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügat-it Türk" adlı eseridir.
10. Hece ölçüsü kullanılmıştır(Milli Ölçüdür).Ve bunların 7’li, 8’li ve 11’li olanları tercih edilmiştir.
11. Şiirler, sığır adı verilen av törenlerinde, yuğ adı verilen yas törenlerinde ve şölen adı verilen toplu ziyafetlerde söylenmiştir.




Dönemin Eserleri




Sav

İlk atasözleridir.

Sagu

Ölen bir kişinin ardından söylenen bir türağıt şiiridir.
Alper Tunga'nın ölümü üzerine duyulan acı dile getirilmiştir.
Halk edebiyatında "Ağıt", divan edebiyatında "Mersiye" dir.
7'li hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimiyle oluşturulmuştur.
Dili sade ve anonimdir.
Sagular yuğ adı verilen cenaze törenlerinde,
Sığır adı verilen av törenlerinde,
Şölen adı verilen kurban törenlerinde kullanılır.

Koşuk

Dili sade ve anonimdir.
Genellikle aşk,tabiat ve güzellik konularını işler
7' li, 8' li , 11 'li hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimiyle oluşturulmuştur.
Kafiye düzeni aaab (abcb veya abab) - cccb - dddb... şeklindedir.
Lirik bir söyleyişin hakim olduğu koşuklar bu özelliğiyle halk edebiyatında koşma, divan edebiyatında gazal' e benzetilir.

Destan

Bir milleti derinden etkileyen, savaş, göç, yiğitlik gibi konuları işler.

İlk Türk Şairleri

İslamiyet öncesindeki Türklerde şairlere baksı, kam, ozan gibi adlar verilirdi. Kaşgarlı Mahmud'un Divânü Lûgati't Türk adlı eserinde ve Turfan kazılarında ele geçirilen metinlerde adlarına ve şiirlerine rastlanan ilk Türk şairleri Aprın Çor Tigin, Çuçu, Ki-ki, Kül Tarkan, Asıg Tutung, Pratyaya Şiri, Kalun Kayşı, Çisuya Tutung'dur.
Destan (Epope)

Destanlar ulusların yazı öncesi çağlarında oluşmuş olağanüstü olaylarla, doğaüstü kahramanlarla ve kahramanlıklarla yüklü, öyküleyici özellikler taşıyan uzun şiirlerdir. Destanlar, eski çağlarda ezgiye eşlik etmeye en uygun biçimde, çoğunlukla nazımla düzenlenmiştir. Epik şiirin en güzel örnekleri olan destanlarda olağanüstü olayların, doğaüstü kahramanların, tanrıların savaşlarının yanı sıra; eski çağ insanlarının inanışları, yaratılış ve varoluş konusundaki düşünceleri; ulusların özlemleri ve düşleri de dile getirilir. Destanlar insanların olayları dinleme ve anlatma gereksiniminden dolayı kuşaktan kuşağa yayılmıştır.
Destanların Doğuşu

İnsanlar ilk çağlarda toplum ve doğa olaylarını anlamakta güçlük çektiler. Her olay onlara önce Tanrıyı düşündürdü: Gök gürlemesi Tanrının hiddetiydi. Yıldırımlar, kasırgalar, susuzluklar Tanrının insanlara verdiği cezalardı. İnsanlar her doğa olayını korkuyla karışık bir hayranlıkla izledi. Zengin bir hayal dünyası olan ilk insanlar, önemli gördükleri her olayı, olağanüstü olay ve hayallerle süsleyerek birbirlerine anlattılar. Yeni olaylarla zenginleşen destanlar, halk arasında yayılarak ortak bir eser haline geldi. Destanları anlatan her yeni ağız destanlara yalnız bir olay değil, dil ve söyleyiş güzelliği de kattı. Destanlar, başlangıçta manzum oldukları, ezgiyle söylendikleri için halk dilinde uzun süre yaşayabildi.